ORHAN VELI KANIK

13 Nisan 1914'te Istanbul'da dogdu. 14 Kasim 1950'de yine Istanbul'da yasamini yitirdi. Cumhurbaskanligi Armoni Orkestrasi sefi Veli Kanik'in oglu. Galatasaray Lisesi'nde basladigi egitimini, babasinin tayini nedeniyle Ankara'da tamamladi. 1933'te Ankara Gazi Lisesi'nden mezun oldu. Bir süre Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne devam etti. Bitirmeden ayrildi. 1936'da Ankara'da PTT Genel Müdürlügü'nde çalisti. 1945'te Milli Egitim Bakanligi Tercüme Bürosu'na girdi. 1947'de bu görevden ayrilip yasamini yazarlik ve çevirmenlikle kazanmaya basladi. Mehmet Ali Aybar'in çikardigi "Hür" ve "Zincirli Hürriyet" gazetelerinde elestiriler, 1948'de Ulus gazetesinde "Yolcu Notlari" basligiyla yazilar yazdi. 1 Ocak 1949'da yayinlamaya basladigi "Yaprak" dergisini 15 Haziran 1950'ye degin 28 sayi çikardi. Ankara'da belediyenin açtigi bir çukura düsüp yaralandi. 4 gün sonra Istanbul'da bir dostunun evinde rahatsizlandi. Kaldirildigi Cerrahpasa Hastanesi'nde beyin kanamasi sonucu yasamini yitirdi. Rumelihisari'ndaki Asiyan Mezarligi'nda topraga verildi. 1 Subat 1951'de anisina tek sayfalik "Son Yaprak" isimli bir degi çikarildi.

Ilk siirleri 1936'da Varlik dergisinde yayımlandı. Aruzu çok iyi bilen, hece siirinin özelliklerini kavramis, çocukluk anilarini, ask, özlem temalarini, uç bir duyarliliga götüren genç bir sair olarak tanindi. Ahmet Muhip Diranas, Ahmet Hamdi Tanpinar ve Fransiz simgeci sairlerden izler tasiyan ölçü ve uyagin çok iyi kullanildigi, müzik ögelerinin belirgin oldugu siirler yazdi. Asil ününü çocukluk arkadaslari Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday'la birlikte 1941'de yayinladiklari "Garip" isimli kitabin adini tasiyan siir akimini baslatarak kazandi. Garip'in Orhan Veli'nin yazdigi önsözünde, "hece ölçüsü ve uyagin siiri yozlastirdigi" savunuluyor, "siirin insanin bes duyusuna degil, beynine seslenen bir söz sanati oldugu" belirtiliyordu. "Siire, egemen siniflarin begenilerinin sonucu yerlesen kaliplasmis ögeler kaldirilmali, sairanelige son verilmeli ve siir toplumun çogunluguna seslenmeliydi. Bu amaç da ancak yeni yollar ve yeni araçlarla gerçeklestirilebilirdi." Orhan Veli ve arkadaslarinin Türk edebiyatinda "Birinci Yeni" diye de adlandirilan bu çikislari, siirdeki sözcük hiyerarsisini ve pariltili sözcüklerin egemenligini yikti. Sokaktaki insani ön plana çikardi, biçim siirin kalibiyken kendisi haline geldi. Yaprak dergisi döneminde siirde yeni egilimler içine giren Orhan Veli, sasirticiliktan, yadirgaticiliktan uzaklasirken, duygular, yasama sevinci, gündelik yasamin ve sokaktaki insanlarin sorunlarina agirlik vermeye basladi. Durmadan arastirmalar yaparak, yeni denemelerle siirini sürekli ileri götürmeye çalisti. Moliere, Gogol, Sartre gibi yazarlardan çeviriler yapti, elestiri ve öyküler yazdi. Nasrettin Hoca fikralarini siirlestirip "Nasrettin Hoca Hikayeleri" kitabinda topladi.

ESERLERI

SIIR:
Garip 1941
Garip (1945, kendi siirleriyle yeniden düzenledi)
Vazgeçemedigim 1945
Destan Gibi 1946
Yenisi 1947
Karsi 1949
Nasrettin Hoca Hikayeleri 1949
Bütün Siirleri 1951

DÜZ YAZI:
La Fontaine (iki kitap, 1948 La Fontaine'den masallar)
Nesir Yazilari (1953, ölümünden sonra)
Denize Dogru (1970, Nesir Yazilari'nin ikinci basimi)
Edebiyat Dünyamiz 1975
Sanat ve Edebiyat Dünyamiz 1982
Bindigimiz Dal 1982

ISTANBUL'U DINLIYORUM  

Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali
Önce hafiften bir rüzgar esiyor
Yavas yavas sallaniyor
Yapraklar, agaçlarda
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucularin hiç durmayan çingiraklari
Istanbul'u dinliyorum gözlerim kapali.  

Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali
Kuslar geçiyor, derken
Yükseklerden, sürü sürü, çiglik çiglik.
Aglar çekiliyor dalyanlarda
Bir kadinin suya degiyor ayaklari
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali  

Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali
Serin serin Kapali Çarsi Civil civil Mahmutpasa
Güvercin dolu avlular.
Çekiç sesleri geliyor doklardan,
Güzelim bahar rüzgarinda, ter kokulari
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali  

Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali
Basinda eski alemlerin sarhoslugu,
Los kayikhaneleriyle bir yali
Dinmis lodoslarin ugultusu içinde.
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali  

Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali
Bir yosma geçiyor kaldirimdan
Küfürler, sarkilar, türküler, laf atmalar.
Bir sey düsüyor elinden yere
Bir gül olmali
Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali  

Istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapali
Bir kus çirpiniyor eteklerinde
Alnin sicak mi degil mi, biliyorum
Dudaklarin islak mi degil mi, biliyorum
Beyaz bir ay doguyor fistiklarin arkasindan
Kalbinin vurusundan anliyorum
Istanbul'u dinliyorum.