" C- Ç " harfleriyle baslayan atasözleri
C
Cahile söz anlatmak, deveye hendek atlatmaktan zordur.
Cahil kisi, okuyup ögrenim görmemis, bilgisiz ve deneyimsiz kimsedir. Bu bakimdan söylenen bir sözün ne maksatla söylendigini, hangi anlama geldigini kavramakta zorluk çeker. O ne biliyorsa, dogru onlardir. Ne kadar ugrasirsaniz ugrasin kendi dogrularindan baska bir dogru kabul etmez. Öyle de inatçidir ki deve nasil hendek atlamamak için direniyorsa, o da görüsünden vazgeçmemek için direnip durur.
Cambaz ipte, balik dipte gerek.
Niteligi geregi hemen her varlik farkli bir yerde bulunur, barinir ve is yapar. Niteligine uygun olmayan yerin sartlari onu zor durumda birakabilir. Dolayisiyla her kisi elde ettigi niteliklerin gerektirdigi bilgi, beceri ve uzmanlik sahasi içinde çalismali; o alanin disindaki islerden uzak durmalidir.
Cana gelecek (kaza-zarar) mala gelsin.
Eger bir kaza gelecek ve zarar görecekse insan, canina degil malina gelsin. Çünkü kazaya ugrayan, zarar gören malin tekrar kazanilmasi veya elde edilmesi mümkündür. Ama can için durum böyle degildir. Cana gelen felâketler silinmeyecek izler birakir. Bir kazadan ötürü insan ölebilir, sakat kalabilir, dolayisiyla böylesi zararlari gidermek mümkün degildir.
Can bogazdan gelir.
Her canli gibi insan da beslenmek zorundadir. Bedeni için gerekli olan gidalari ancak bu sekilde alir. Iyi beslenmeyen, yeterli gidalari almayan bir vücut saglikli, dinç ve dayanikli olamaz; bu kimselerin güçsüz kalip hasta olmalari da kaçinilmazdir. O hâlde insan sagligini korumak istiyorsa, iyi beslenmeye önem vermelidir.
Can canin yoldasidir.
Insan yaratilisi geregi tek basina yasayamaz. Bir arkadasa, bir dosta mutlaka ihtiyaç duyar. Bu, gerek is yapmasi, gerek sorunlarini çözmesi, gerekse konusup dertlesmesi için zorunludur.
Can cümleden aziz (dir).
1. Bir tehlike aninda insan önce kendi canini kurtarmaya baslar. O anda kendi cani, diger canlardan daha önemli olur. Kimi istisnalar hariç, bu durum hemen her insanda göze çarpar. Bu da tabiî bir vak`a olarak görülür. 2. Insanin kendisi hemen herkesten önce gelir. Her ne kadar kimi zaman özveride bulunur, fedakârliklar gösterirse de (bunun da bir yeri ve siniri vardir), vahim konularda çikarlar çatismaya baslayinca, kendi çikarindan asla taviz vermez.
Can çikmayinca huy çikmaz.
Huy, insanin yaratilis ve ruh özelliklerinin bütünüdür. Insanla birlikte var olmaya baslar; insan büyüdükçe, huy da onun benligine iyice yerlesir; kisiliginin bir parçasi hâline gelir. Ister egitim, ister baska bir yolla olsun, kisinin huyunu degistirmek mümkün degildir; kisinin ölümüne kadar öylece devam eder.
Cani yanan esek attan yürük olur.
Herhangi bir durumdan ötürü cani yanip aci çekmis olan kimse, ayni durumla bir daha karsilasmamak için kendisinden beklenilenin üstünde bir çaba gösterir. Öyle ki altindan kalkamaz sanilan isleri bile basarir, çok iyi sonuçlara ulasir.
Cefa çekmeyen sefanin kadrini bilmez.
Sürekli bolluk, rahatlik içinde yasayan insanlar içinde bulunduklari vefa ve mutlulugun kiymetini bilmezler. Bunu dogal bir seymis gibi görürler. Nasil saglikli bir insan, hasta olmadan sagligin kiymetini bilmezse, sefa içinde olan da darliga ve sikintiya düsmeden rahatlik, huzur ve mutlulugun kiymetini bilemez.
Cennetin kapisini cömertler açar.
Cömert kimse, para ve malini esirgemeden veren, eli açik olan, yardim seven, muhtaç kimseleri gözeten kimsedir. Islâm dini böyle kimseleri över ve onlari cömert olmaya davet eder. Eger böyle davranirlarsa; yetime, kimsesize, yolda kalmisa, düsküne yardim ederlerse sevap isleyecekler ve öbür dünyada yaptiklarinin karsiligini kat kat fazlasiyla göreceklerdir.
Cesurun bakisi, korkagin kilicindan keskindir.
Kimi cesur insanlar kararlidir, mertlikleri ve azimleri yüzlerinden okunur. Yüz ifadeleriyle hasimlarini yildirabilirler. Korkak insanlarda ise yürek gücü yoktur. Bu güç olmadigindan ötürü kilici gerektigi gibi kullanamazlar, dolayisiyla kiliçlari keskin de olsa bir ise yaramaz.
Cins horoz yumurtada (iken) öter.
Kimi soylu ve degerli kimse, daha bebekken, egitim çagina gelmeden kendini kimi hareketleriyle belli eder; basarili bir insan olup yararli isler yapacagini ortaya koyar.
Cins kedi ölüsünü göstermez.
Sahsiyetli, soylu bir kimse, sikintili ve kötü durumunu baskasina göstermez ve söylemez.
Cömert derler maldan ederler, yigit derler candan ederler.
Bazi insanlar vardir ki övülmekten çok hoslanirlar. Kimi çikarcilar da böyle insanlari iyi tanirlar. Onlari “ne kadar cömertsin” diyerek pohpohlayip överler; bu oksayici sözlere kanan kimse de malini, parasini bol bol harcar; ona buna yedirir, sonunda tüketir. Benzer bir sekilde, ne amaç güttügü bilinmez kimseler de kisiyi “ne kadar güçlüsün, sana karsi gelemez” diye pohpohlayip överler. Bu tip övgülerden hoslanan kimse de, böyle biri oldugunu kanitlamak için harekete geçer; olmayacak bir dövüse atilir, bu sirada birisi çikip canindan eder onu.
Ç
Çabuk parlayan, çabuk söner.
1. Bazi insanlar vardir ki bir olay karsisinda çok çabuk öfkelenip kizarirlar. Ancak öfkelenip kizdiklari gibi de çabuk sakinlesirler. 2. Bazi insanlar hak etmedikleri hâlde, kimi yollari kullanarak, yasa ve kurallara uymaksizin önemli mevkilere, makamlara çok kisa zamanda gelirler; ancak o görevin ehli, o makamin adami olmadiklari anlasildiginda da çabucak o yerden uzaklastirilirlar.
Çagrilan yere erinme, çagrilmayan yere görünme.
Içinde yasanilan toplumda sosyal iliskiler oldukça önemlidir. Bu sebeple yapilan davetlere-çok önemli bir sebep yoksa-bir nezaket geregi olarak gitmelidir. Toplum dayanismasi bakimindan bu bir görevdir. Kisi, çagrilmadigi yere ise gitmemelidir. Gelenegimize göre çagrilmadigi yere gitmek terbiyesizlik ve yüzsüzlüktür. Çünkü gittigi o yerde insanlarin rahatini kaçirabilir.
Çalida gül bitmez, cahile söz yetmez.
Her varligin bir niteligi, bir yapisi vardir. Gülü, ancak gül agacindan alabilirsin. Bir çalinin gül açmasi mümkün degildir. Çünkü tabiatina aykiridir. Bunun gibi cahil kimselere de bir söz anlatmak hemen hemen mümkün degildir. Çünkü cahil kimsenin kavrayisi kittir, ayrica inatçidir ve bildiginden de sasmaz. Dolayisiyla onu yola getirmek, ondan olumlu davranislar beklemek son derece zordur; ona ne söylerseniz bosa gider.
Çalma elin kapisini, çalarlar kapini.
Kimseye kötülük yapma, kimseyi arkasindan çekistirme, bu tür hareketlerden kaçin. Yoksa günü gelir, benzer bir seyi onlar da sana yaparlar ve zor durumda kalirsin.
Çam sakizi, çoban armagani.
Insanlar birbirlerini sevindirmek, mutlu etmek için karsilikli hediyelesirler. Bu hareket insanlarin gönüllerini oksar, onlari birbirlerine yaklastirir. Insan ne kadar yoksul olsa da böyle bir eylemde bulunmak ister. Ne var ki o, varlikli insanlar gibi degeri yüksek armaganlar veremez. Onun armagani küçük bir seydir. Ama tasidigi deger büyüktür. Davranisi da soylucadir.
Çanaga ne dograrsan kasigina o çikar.
Insan harcadigi çabanin, baskalarina gösterdigi tavrin karsiligini ileride görür. Bir iste ne kadar hazirlik yapmissa o kadar verim alir. Insan diger iliskilerinde de böyledir. Iyilik yapan iyilik, kötülük yapan kötülük bulur.
Çanakta balin olsun, ari Bagdat`tan gelir.
Elindeki malin iyi ve degerli ise müsteri bulmakta güçlük çekmezsin. Öyle ki nerede olursan ol, alicilar çok uzakta da olsa gelip seni bulurlar.
Çarsi iti ev beklemez.
Bos gezen, surada burada dolasan, hiç ciddî bir is yapmayan ve aylakligi aliskanlik edinenler düzenli bir is yapmaya gelemezler. Çalismaktan hoslanmadiklari gibi kolay kolay disiplin altina da girmezler.
Çatal kazik yere çakilmaz.
Bir ise, çok baslilik zarar verir. Çünkü her kafadan bir ses çikar. Bir o yana, biri bu yana çeker. Dedikleri birbirini tutmadigi için is bir türlü ortaya gelemez. Yapilmamis olarak öylece kalakalir.
Çikmadik candan umut kesilmez.
1. Insanlarin ölüm ve dirimi Yüce Allah`in takdirine baglidir. Bu bakimdan eceli gelmeyen kimsenin, ölümcül hâlde de olsan cani çikmadigi sürece iyileseceginden umut kesilmez. 2. Islerimiz içinde durum böyledir. Kötü giden, felâkete ugrayan islerin yok olma kertesine gelmis de olsa düzelmeyecegini kim söyleyebilir? Yüce Allah`tan hiçbir durumda umut kesilmez.
Çingirakli deve kaybolmaz.
Kimi kisiler vardir ki, nerede olurlarsa olsunlar onlar bazi özelliklerini koruyarak kendilerini belli ederler. Bir yol bulup toplum içinde yitip gitmelerini önlerler.
Çiftçinin ambari sabanin ucundadir.
Çiftçi, geçimini topragi ekerek saglamaya çalisan kimsedir. Bu bakimdan topragi zamaninda ve iyi sürmeli, tohumunu zamaninda ekmelidir. Eger bu islerini zamaninda ve lâyikiyla yapmazsa, iyi verim alip ambarlarini dolduramaz; baskasina muhtaç olup kapi çalar hâle gelir. Hemen her iste durum aynidir. Iyi sonuç almak isteyen kisi, isini zamaninda ve iyi yapmalidir.
Çiftçiye yagmur, yolcuya kurak; cümlenin muradini verecek Hakk.
Insan ne ile ugrasiyorsa, onun yararina bir sonuç vermesini ister. Çiftçinin iyi ürün alabilmesi için yagmura ihtiyaci vardir. Bir kimse de güzel ve sikintisiz bir yolculuk yapabilmek için kurak havayi ister. Görüldügü gibi birinin istedigi sey digerinin zararinadir. Ancak sonucu yine Yüce Yaratan belirler. O nasil takdir etmisse öyle olur, kime neyi nasip etmek isterse o gerçeklesir.
Çingene çingeneye çatmadikça kasnak boynuna geçmez.
Kisilerin ne kadar cahil, görgüsüz ve bayagi olduklari ilk bakista anlasilmaz. Ta ki kendi ayarlarinda bir kisiyle karsilasip kavga edene dek. O zaman gerçek kisilikleri ortaya çikar.
Çingeneden çoban olmaz, Yahudi`den pehlivan.
Her kisinin ayri bir karakteri vardir, soyu sopu farklidir. Yetismesi, bilgi ve becerisi dogrultusunda yapacagi isleri de birbirine uymaz. Çobanlik öyle sanildigi gibi kolay bir is degildir; önce sabir ve sorumluluk, sonra sözünde durma ve bir yere baglanip kalmak ister. Çingenede ise bu hasletler bulunmaz, bunun için de çobanlik yapamaz. Benzer sekilde, pehlivanlik da cesaret, yürek ve mertlik ister. Oysa Yahudi tam tersine korkaktir, bu yüzden pehlivanlik yapamaz.
Çingeneye beylik vermisler, önce babasini asmis.
Sorumsuz, bayagi ve soysuz kimse eline bir yetki ya da imkân geçince mizacinin geregini yerine getirir. Öyle ki degil yabancilara, en yakinlarina bile kötülük yapmaktan çekinmez. Ve ise basladigini böyle belli eder.
Çirkefe tas atma üstüne siçrar.
Serli, etrafa kötülük saçip duran kimselerden uzak dur; zorunlu olmadikça onlara çatma, söz atma. Çünkü onlar bir kötülük yapmak için firsat kollarlar. Böyle bir firsati onlara verirsen onlarin kötülükleri sana bulasir, kirlenir ve zararli çikarsin.
Çivi çikar ama yeri kalir.
Birine yaptigimiz kötülügü ne denli gidermeye çalisirsak çalisalim, yeni de o kötülügün bir izi ve hatirasi kalir. Bunun için kimseyi incitmemeye, kirmamaya gayret edelim.
Çivi çiviyi söker.
Güçlü bir seyin etkisine, en az kendisi kadar güçlü bir baska seyin etkisiyle karsi konabilir.
Çobana verme kizi, ya koyun güttürür ya kuzu.
1. Kararini vermeden önce iyi düsün. Kizini verecegin kimse ne isle ilgileniyorsa, kizin da o isle ilgilenmek zorunda kalacaktir. 2. Incelikli, hassasiyet gerektiren bir isi, o isten anlamayan birine teslim etme. Kabaligi, beceriksizligi, dikkatsizligi yüzünden isi berbat edebilir.
Çobansiz koyunu kurt kapar.
1. Elindeki nesneleri kaybetmek, birine kaptirmak istemiyorsaniz gereken önlemleri alip koruyunuz. 2. Yöneticisi ve koruyucusu bulunmayan, bassiz kalan toplum onun bunun saldirisina ugrar; sonunda dagilip çözülür.
Çocuga is buyuran, ardina kendi düser (Çocuga is, ardina sen düs/ Çocugu ise sal, ardinca sen var).
Çocuk gerek yasi, gerek bilgi ve becerisi sebebiyle kimi islerin altindan kalkamaz. Çocuga yapamayacagi, üstesinden gelemeyecegi, belli bir sorumluluk gerektiren isi yükleyen kimse, bunun farkina vardigi anda onun arkasindan gitmek ve isle ilgilenmek zorunda kalir.
Çocugun bulundugu yerde dedikodu (giybet) olmaz.
1. Çocuk, bir sözün nereye varacagini bilmez. Onun için sözün gizlisi ya da saklisi da olmaz. Duydugunu hiç umulmadik bir anda ve yerde lâf olsun diye söyleyip baskalarina aktarabilir. Bu korkuyla çocugun bulundugu yerde baskasini çekistirme olmaz, dedikodu yapilmaz. 2. Çocugun bulundugu yerde dedikodu olmaz. Çünkü herkes çocukla mesgul olur, oyalanir ve dedikoduya firsat bulamaz.
Çocugun yedigi helâl, giydigi haram.
Çocugun saglikli, dinç ve güçlü olmasi için iyi beslenmeye ihtiyaci vardir. Iyi beslenmeyen çocuk kimi hastaliklarin pençesine kolayca düsebilir ve saglikli bir gelisim gösteremez. Bu bakimdan onun gelisip büyümesi, iyi beslenmesi için ne kadar para harcansa yerindedir. Ancak giyim için yapilan hesapsiz harcamalar dogru degildir. Çocuk giydigi elbisenin kiymetini bilemez, hor kullanir, kirletir ve paralar. Ayrica gittikçe büyüdügü için bugün kullandigini yarin da kullanamaz. Bu sebeple gerekli olan disinda çocugu pek pahali giysilerle donatmak yanlistir.
Çocuk büyütmek tas kemirmek.
Çocuk büyütmek büyük fedakârlik ister. Çünkü anne_baba çocugu büyütmek için türlü zahmetler çeker, büyük emek verirler. Gerek yeme ve içmeleri, gerek egitimleri için ellerinden geleni yapip olmadik zorluklara katlanirlar.
Çocuk dogmadan kaftan biçilmez.
Bir is henüz ortaya çikmadan, bir neticeye varmadan kimi hazirliklara girismek, onun hakkinda yorum yapmak yanlistir. Önce is ya da olay netlesmeli, ne olup olmadigi anlasilmali, sonra hazirlik yapilmalidir.
Çocuk düse kalka büyür.
Hemen her çocuk emeklemeye, yürümeye basladigi zamanda sik sik düsüp surasini ya da burasini incitebilir. Bu durum son derece dogaldir. Anne_baba bunun için kaygi duymamalidir.
Çocuktan al haberi.
1. Çocuk gizlilik kavramindan haberdar degildir. Dolayisiyla duydugu seyi kolayca baskalarina söyleyebilir. Bunun yanlis oldugunu da düsünemez. Bu sebeple baskasinin duymasi istenmeyen, sir olarak kalmasi gereken seyleri çocugun yaninda konusmaktan kaçinilmalidir. 2. Çocuklar yaslari geregi yalan dolan nedir pek bilmezler. Kendilerine sorulan bir seyi, bildikleri ve tanik olduklari bir olayi, duyduklari bir sözü oldugu gibi anlattiklari, çarpitmadiklari için haberin dogrusu çocuklardan alinir.
Çogu zarar, azi karar.
Her seyin bir ölçüsü ve bir siniri vardir. Bunlari ihlâl eden, asan, asiriya kaçan insan zararla karsilasir. Böyle bir sonuçla karsilasmamak için en uygun ölçü olan “karar” sinirinda kalinmali, öteye gidilmemelidir.
Çok arpa ati çatlatir.
At arpayi çok sever ama ölçüyü kaçirip da gereginden fazla yerse zararini hemen görür. Bunun gibi her iste de bir ölçü vardir, ölçüyü kaçirip iste asiri gitmek zararimiza olur.
Çok bilen çok yanilir.
Bir insan çok bilgi sahibi olabilir. Ama bu demek degildir ki her seyin mahiyetini biliyor. Onun da bilmedigi, inceligini kavramadigi pek çok sey vardir. Bu bakimdan bilgisi sebebiyle bir insan kendisine güvenip öyle olur olmaz seylere karismamalidir. Yoksa yaptigi bir hareket, söyledigi bir söz, fark etmedigi bir durum onu yanilgiya düsürüp zor durumda birakabilir.
Çok gezen çok bilir.
Bilgi edinmenin çesitli yollari vardir. Bunlardan biri de gezip görerek ögrenmedir. Insanlar gezdikleri yerlerde gördükleriyle ilgili pek çok bilgi edinirler. Ne kadar çok yer gezerlerse, bilgileri de o kadar çok artar; bu yolla, bildikleri üzerine bilgi katarlar, bilgi dagarciklarini zengin kilarlar.
Çok havlayan köpek isirmaz.
Bilinen su ki, bagirip çagiran, yapacagi kötülügü açikça söyleyen, sözleriyle karsisindakini korkutmaya çalisan kimse, saldirida bulunamaz; istese de bunu yapamaz. Bunun aksine, sesini çikarmayip sinsice hareket edenler tehlikelidirler. Onlar yapacaklarini yapip gösterirler.
Çok kosan (segirten) çabuk (tez) yorulur.
Hemen her iste saglikli sonuca ulasmak dengeli çalismakla mümkündür. Insanin gücü bellidir. Gücünün üstünde çalisir, asiri çaba gösterirse çabuk yorulur; yorgun düser, dolayisiyla sonuca da geç ulasir. Gücünün üstüne çikmadan, kendisini çok yormadan çaba harcayanlar hem sürekli çalisirlar, hem de sonuca daha kolay ulasirlar.
Çok söyleme arsiz olur, aç koyma hirsiz olur (Aç birakma hirsiz olur, çok söyleme arsiz olur).
Yönettigin, egittigin, korudugun kimselere asiri ölçüde söylemek, ardi arkasi kesilmeyen buyruklar vermek, elestirilerde bulunmak sözlerinin gücünü kirip tesirsiz birakabilir; dolayisiyla o kimseler yüzsüz ve söz dinlemez olurlar. Benzer bir sekilde bu kimseleri aç da birakma, haklarini ver; gerek yiyecek, gerek para bakimindan bir sikintiya düsürme; yoksa onlari kötü yola iter, hirsizliga sevk edersin.
Çok yasayan bilmez, çok gezen bilir.
Insanin bilgisi yasiyla ölçülemez. Uzun bir ömür süren ama çevresinden hiç ayrilmayan kimselerin bilgileri de sinirlidir. Oysa çok gezen, çok yer gören kimseler daha bilgilidirler. Çünkü onlar gördükleri yerler hakkinda ayri ayri bilgiler edinmisler ve bilgi dagarciklarini zenginlestirmislerdir.
Çürük tahta çivi tutmaz.
1. Gerçek niteligini yitirmis, asli bozulmus, eskimis, ise yaramaz bir hâle gelmis bulunan bir seyi, ne kadar ugrasirsak ugrasalim faydalanabilecek bir duruma getiremeyiz. 2. Sahsiyetini yitirmis, soylulugu kalmamis, kaypak ve güvenilmez kimselerle bir ise girisilemez. Bu gibi kimselerle kurulacak iliskilerin sonu hüsranla biter.
|