" I-I-K " harfleriyle baslayan atasözleri
I
Irmak kenarina çesme yapilmaz.
Bir yerde ihtiyaci karsilayan bir sey varsa, onun yanina yine ayni ihtiyaca yönelik ve üstelik de daha küçük bir seyi yapmak gereksizdir; ayrica bu, bosuna bir çabadir; geri durmak gereklidir.
Irmaktan geçerken at degistirilmez.
Yürütülmekte olan bir isin tam ortasinda, isi tehlikeye düsürebilecek bir yöntem, bir araç-gereç degisikligi girisiminden kaçinilmalidir. Yoksa isimizi büsbütün bozup büyük bir zararla karsilasabiliriz. Bu tür girisimler için en uygun zaman kollanmali, degisiklik zamaninda ve yerinde yapilmalidir.
Irz insanin kani pahasidir.
Irz, bir kimsenin baskalari tarafindan dokunulmamasi, saygi gösterilmesi gereken iffetidir. Dolayisiyla her seyden önemlidir. Bu bakimdan kisi kanini döker, canini verir ama namusunu kirlettirmez.
Isiracak it disini göstermez.
Kötülük edecek kimse, bunu daha önceden haber vermez. Dolayisiyla bize açiktan açiga cephe alan, bunu gürültü ve patirtisiyla belli eden kimselerden degil, bize sinsice yaklasan ve yaklastigini da belli etmeyen kimselerden çekinmeliyiz; asil tehlikeli olan ve bize zarari dokunacak kimseler onlardir.
Isirgan ile taharet olmaz.
1. Kötü, zararli kisiden iyilik beklenmez. 2. Her isin araci farklidir. Iyi sonuç bekleniyor ve zarara ugranmak istemiyorsan uygun araç-gereç seçilmelidir.
Islanmisin yagmurdan pervasi yoktur.
Daha önce kötülük görmüs, zarara ugramis kimse, kendisini bu duruma düsüren seyden artik çekinip korkmaz.
Issiz eve it buyruk.
Sahip çikilmayan, basinda bulunulmayan mal ya da is, seviyesiz ve niteliksiz, bayagi kisilerin eline geçer; onlarca kullanilir ve idare edilirler.
I
Ibadet de gizli, kabahat de.
Yüce Allah`in buyruklarini yerine getirmek her insana borçtur ve gösteristen uzaktir. Gerçek iman sahipleri ibadetlerini baskalari görsün diye yapmazlar. Eger böyle yaparlarsa ibadetleri, ibadet olmaktan çikar. Benzer sekilde kabahat de baskalarina gösterilecek bir sey degil, tam tersi utanilacak bir seydir. Bu bakimdan onu da açiktan açiga yapmak insana yakismaz, gizlenmeli ve örtülmelidir.
Igneyi kendine, çuvaldizi baskasina batir.
Hoslanilmayan bir davranisin en küçügünü, baskalarindan önce kendimizde deneyip etkiyi görmeli; ondan sonra bunun daha büyügünü baskalarina uygulamanin ne denli uygun olup olmayacagina karar vermeliyiz.
Iki at bir kaziga baglanmaz.
Kendi basina buyruk, kimseden izin almaksizin diledigi gibi davranan iki kisi, ayni is üzerinde görevlendirilip çalistirilamaz. Her an aralarinda anlasmazligin çikmasi, bunun da kavgaya dönüsmesi kaçinilmazdir.
Iki bas bir kazanda kaynamaz.
Fikirleri, egilimleri ve davranislari birbirinden farkli olan iki kisi belli bir konuda, bir is üzerinde uyusamazlar; görüs ayriliklari yüzünden ortaya bir sey çikaramazlar.
Iki cambaz bir ipte oynamaz.
Kurnazlikta esit olan iki kimse bir is üzerinde birlikte çalisamazlar; birbirlerini aldatmak, saf disi birakmak için ugrasirlar. Bunda israrli olmalari, her ikisini de daha tehlikeli bir duruma iter.
Iki dinle (bin isit) bir söyle.
Haddinden fazla konusmak, gereksiz ve yanlis sözlerin agizdan çikmasina yol açar. Ayrica konusan kisiyi de itici yapar. Bu bakimdan az konusmali, çok dinlemelidir. Hem yerinde konusabilmek için de dinlemek sarttir. Çünkü söylenenler ancak bu sekilde kavranir, çenesi düsüklükten de bu sekilde kurtulur insan.
Iki el bir bas içindir.
1. Yüce Allah, insanlari geçimlerini saglayabilecek bir güçle donatmistir. Bu gücü kullanan insan, baskalarina muhtaç olmadan yasayabilir. 2. Insan ancak kendi geçimini saglayabilecek bir güce sahiptir. Baskalarina yardim edecek bir durumda degildir.
Iki karpuz bir koltuga sigmaz.
Kimisi, önemi büyük birkaç isi bir arada yapmaya kalkisir. Bu ise çok zor ve sakincalidir. Çünkü gücü ve dikkati dagitir. Buna aldirmayanlar çoklukla yapmaya kalkistiklari isleri sekteye ugratirlar.
Iki ölç, bir biç.
Hangi is olursa olsun, bir ise kalkismadan önce isin ayrintilari iyice düsünülmeli; boyutlari gözden geçirilmeli; nasil baslanip nasil gelisecegi ve nasil sonuçlanacagi, ne alip ne götürecegi dikkatle hesaplanmali ve daha sonra ise baslanmalidir.
Insan beser, kuldur sasar.
Hiçbir insan hatasiz degildir. Çünkü insan zayif yaratilmistir. Dolayisiyla sasirip yanlislik yapmasi da kaçinilmazdir. Bu bakimdan dalginlikla, saskinlikla yapilan hatalara hosgörüyle bakilmalidir.
Insan dogdugu yerde degil, doydugu yerde.
Insan dogdugu andan itibaren sosyal bir hayatin içine girer. Dolayisiyla herkes gibi o da yasamak için çabalamaya baslar. Ne var ki, yasadigi hayat sartlarinin zorlugu, insani dogdugu yerin disina iter. Insan da istemeden geçimini temin ettigi yerde kalir, orayi yurt edinir.
Insan göre göre, hayvan süre süre (alisir).
Bir isi ögrenmenin en iyi yolu, o isi görmekten, denemekten ve defalarca yapmaktan geçer. Bunu sürekli yapan insanlar hem tecrübe, hem de aliskanlik kazanirlar; dolayisiyla o isi kolayca yaparlar. Hayvanlarin bir ise alismalari ve o isi ögrenmeleri ise, o isi tekrar tekrar yapmalari ile saglanir.
Insan insanin (adam adamin) seytanidir.
Çoklukla görülür ki, kötü ve art niyetli kimi uygunsuz kisiler, bazi saf ve iyi niyetli kisileri kurduklari tuzaklarla dogru yoldan saptirip yanlis yola sürüklerler.
Insanoglu çig süt emmis.
Surasi muhakkak ki, insanin ne zaman ne yapacagi belli olmaz. Çoklukla güven de vermez. Hiç umulmadik bir anda nankörlük edip çikari için iyilik gördügü kimseye bile kötülük yapabilir.
Insan yedisinde ne ise, yetmisinde de odur.
Kisi pek çok özelligini dogusuyla birlikte getirir. Bunun yani sira, yedi yasina kadar da çevresinden etkilenerek kimi davranislar kazanir ve bir huy edinir. Edindigi bu huy ihtiyarlasa da kolay kolay degismez.
Ip inceldigi yerden kopar.
Bir durum, bir olay ve bir is en zayif yerinden, en çürük noktasindan bozulur veya kopar.
Islam`in sarti bes, altincisi insaf demisler.
“Kelime-i sahadet getirmek, namaz kilmak, oruç tutmak, hacca gitmek, zekât vermek” Islâm dininin bes temel buyrugudur. Eger bu bes sarta bir sart daha eklenecek olsaydi, bu mutlaka “insafli olmak” olurdu. Çünkü insaf sahibi olmak, Müslümanlar için son derece önemli bir vasiftir.
Isteyenin bir yüzü kara, vermeyenin iki yüzü.
Birinden bir sey isteyen biraz utanir ama istegi yerine getirmeyen daha çok utanmasi gerekir. Darda kalanin, ihtiyaci olanin, bir seyi baskasindan istemesinde utanilacak bir yan yoktur.
Isine hor bakan (sanatini hor gören) boynuna torba takar.
Kisi, nasil olursa olsun isini ya da sanatini küçük görmemelidir. Eger böyle görürse isinin, sanatinin geregini yerine getirip para kazanamaz. Para kazanamayinca da geçim darligina düser. Sonunda ona buna avuç açar, dilencilik yapmaya baslar.
Is insanin aynasidir.
Bir kisi hakkinda yargiya varmak, nasil bir kisi oldugunu ögrenmek mi istiyorsunuz? O hâlde onun yaptigi ise bakiniz. Çünkü yaptigi o is, onun ne kadar sorumlu, bilgili ve yetenekli oldugunu açiga çikarir.
Isleyen demir isildar (pas tutmaz).
Duragan durumdan hareketli duruma geçmek ve çalismak, insandaki hantalligi, isteksizligi ve uyusuklugu söküp atar; onu canli, yetenekli ve verimli kilar. Ruhen ve bedenen güçlendirdigi gibi, maddî yönden de kazançli yapar.
Is olacagina varir.
Her isin kendine has bir akisi ve sonucu vardir. Ne yapilirsa yapilsin, ne tedbir alinirsa alinsin, o is, ulasacagi sonuca ulasir. Bunu degistirmek mümkün degildir. Bu bakimdan isin istedigin biçimde sonuçlanmadi diye kaygilanip üzülme.
Isten artmaz, disten artar.
Kazanç ne kadar çok olursa olsun, tutumlu davranilmazsa para biriktirilemez. Tasarruf, savurganlik yapmamak, tüketimi kismakla mümkündür ancak.
It derisinden post olmaz.
Ahlâksiz, bayagi ve degersiz kimseler bir göreve veya mevkiye gelip önemi büyük, yüce bir amaç için hizmet yapamazlar.
Itin (köpegin) duasi kabul olunsaydi gökten kemik yagardi.
Eger art niyetli, asagilik kisilerin istedikleri yerine gelseydi, onlar mutlu olurken dünya kötülüklerle dolar; iyilere de barinacak yer bulunamazdi. Sükür ki bunlarin dilekleri yerine gelmemektedir.
It itin ayagina (kuyruguna) basmaz.
Hilebaz, ahlâksiz, baskalarina kötülük etmeyi kural hâline getiren insanlar birbirlerini gayet iyi tanirlar. Bu yüzden birbirlerini anlayisla karsilar, birbirlerine rahatsizlik verip kötülük etmekten mümkün oldugunca kaçinirlar.
Itle çuvala girilmez.
Bilgisiz, düzenbaz, bayagi, taskin kimselerden uzak dur. Onlarla is yapmak, yakin iliski kurmak, tartismaya girmek, hatta kavga bile etmek sakincalidir.
Itle yatan bitle kalkar.
Bk. “Körle yatan sasi kalkar.”
It ürür, kervan yürür.
Gerçeklesmesi dogal olan islere, durumlara karsi çikilsa da engellenemez. Bu bakimdan kötü niyetli kimselerin sözlerine ve davranislarina aldiris etmeden, dogru bilinen yolda ilerlemeye devam edilir.
Iyi dost kara günde belli olur.
Bk. “Dost kara günde belli olur.”
Iyi evlât babayi vezir, kötüsü rezil eder.
Istenilen ve begenilen nitelikleri tasiyan, yararli olup iyilik sunan evlâtlar baba ve anne için övünç kaynagi; kötülük yapan, sagliksiz, yararsiz ve serefsiz insanlar da utanç kaynagi olurlar.
Iyilige iyilik her kisinin kâri, kötülüge iyilik er kisinin kâri.
Iyilik yapan bir kisiye iyilik yapmak kolaydir. Dogal olan bu tavri hemen herkes gösterebilir. Önemli olan kötülügü dokunan birine iyilik edebilmektir ki, bunu herkes yapamaz. Bunu ancak mert, faziletli ve olgun kimseler basarabilir.
Iyilik eden iyilik bulur.
Bir karsilik beklemeden yardim yapan, kayiran, yardimci olan, yararli islerde bulunan kimse, hemen herkes tarafindan sevilir. Günü geldiginde iyilik görenler, bunun karsiligini ona iyilik yaparak öderler.
Iyilik et, denize at, balik bilmezse Hâlik bilir.
Yaptigin iyiliklerden karsilik bekleme; yaptigin iyilik bosa çiksa da kiymeti bilinmese de sen iyilik yapmaya devam et. Bunu Yüce Allah görür. Bu davranisindan ötürü seni bu dünyada olmasa bile öbür dünyada mutlaka ödüllendirir. Hem
de kat kat fazlasiyla.
Iyilik (muhabbet) iki bastan.
Gerek is, gerek evlilik, gerekse herhangi bir konuda iki kisi arasinda kurulacak saglikli bir iliskide yalniz birinin iyi davranis göstermesi yeterli degildir. Ötekinin de iyi davranis sergilemesi zorunludur. Tek tarafli iyilik bir yere kadardir.
Iyi olacak hastanin hekim ayagina gelir.
Eger Yüce Allah, kötü durumda olan birinin düzelip iyi olmasini murat etmisse, türlü sebepler yaratarak ona hiç ummadigi yerlerden yardim gönderir. Onun rahata kavusmasini saglar.
K
Kaçan balik büyük olur.
Çok önemsiz, çok küçük de olsa, her nedense elden kaçirilan firsat ah vah edilerek gözde büyütülür.
Kaçanin anasi aglamamis.
Karsi koyamayacagi bir tehlikeden ve saldiridan kaçan kisi kazançli çikar. Ayrica yakinlarinin üzülmesine yol açacak bir olaya da firsat vermemis olur.
Kalayli bakir küflenmez.
Saf, temiz, dürüst ve namuslu kimseye kimse kara çalamaz; onun sahsiyetine kimse leke süremez.
Kalip kiyafetle adam, adam olmaz.
Ne kadar güçlü, gösterisli, saglikli bir vücuda sahip olursa olsun; bu vücudu ne kadar iyi, güzel ve çekici giyim, kusamla donatirsa donatsin, bütün bunlar kisiyi degerli kilmaz. Kisiyi degerli kilan güzel ahlâki, becerisi, üretkenligi, bilgisi ve çaliskanligidir.
Kalp kalbe karsidir.
Sevgi karsiliklidir. Birinin hissettigini digeri de hisseder, birinin düsündügünü digeri de düsünür. Zevk, aliskanlik, arzu ve isteklerde de birlik mevcuttur.
Kanaat gibi devlet olmaz.
Elindekinden hosnut olan, onu yeter bulan, fazlasini istemeyen, ihtiras beslemeyen kisi kolay doyuma ulasir ve mutlu olur. Bundan ötürü de kolay kolay yokluk çekmez, sikintiya düsmez.
Kanatsiz kus uçmaz (olmaz).
Gerekli sartlari saglanmayan, araç ve gereci temin edilmeyen, kimi dayanaklardan yoksun birakilan is ya da insandan basari beklenemez.
Kani kanla yumazlar, kani su ile yurlar.
Bir kötülük, kötülük yapilarak düzeltilemez; hatta böyle bir karsilikta bulunmak isi daha da vahim hâle sokar, içinden çikilmaz yapar. Kötülük ancak iyilik yapilarak ortadan kaldirilabilir.
Kara haber tez duyulur.
Ölüm veya felâket haberi, kötü haber çabuk duyulur; agizdan agiza geçerek hizla yayilir.
Karaya sabun, deliye ögüt neylesin.
Esasi, özü bozuk olan seyi düzeltmek hemen hemen imkânsizdir. Insanlar için de durum aynidir. Kimi akilsiz, anlayissiz, yoldan çikmis kimseleri de dogru yola getirmek mümkün degildir.
Kardes kardesi atmis, yar basinda tutmus.
Kardesler ne kadar geçimsiz, anlasmaz, kavgali, dargin olurlarsa olsunlar yine de kötü bir durumda birbirlerine yardim ederler. Çünkü onlari birbirine baglayan bir kan bagi vardir ortada.
Kardes kardesi biçaklamis, dönmüs yine kucaklamis.
Bk. “Kardes, kardesi atmis, yar basinda tutmus.”
Karga, kekligi taklit edeyim demis; kendi yürüyüsünü sasirmis.
Insanlar yetistikleri çevrenin egitimini alirlar. Bu bakimdan görgüleri, beceri ve bilgileri, davranislari, yol ve yöntemleri birbirinden farklidir. Buna ragmen kimi kisiler özenti hastaligina yakalanirlar ve onu bunu taklit etmeye baslarlar. Ancak bunu beceremezler, bunu beceremedikleri gibi tabiî davranislarini da yitirir, gülünç duruma düserler.
Karga yavrusuna bakmis, “benim ak-pak evlâdim” demis.
Yaptigi is ne kadar kusurlu, çocugu ne kadar çirkin olursa olsun, kisiye bunlar iyi ve güzel görünür. Baskalarinin bu konuda ne diyecegi o kadar önemli degildir.
Kartala bir ok degmis, o da kendi yeleginden.
Kisi, hayatta karsilasacagi en büyük kötülügü çoklukla en yakinlarindan görür.
Kâr, zararin kardesidir (ortagidir).
Ticarette sadece kâr etmek düsünülemez, zarar da edilebilir. Ticarete atilan kimse bunu göze almali, alis verise öyle girmelidir.
Katira “baban kim?” demisler, “dayim attir” demis.
Kisi kusurlu yaninin açiga çikmasini istemez, bunu gizlemeye çalisir. Sadece iyi yaniyla görünmeye ve övünmeye gayret eder.
Kaynayan kazan kapak tutmaz.
Için için gelisen olaylar veya duygular bir yerde patlak verir, önüne geçilemez, kolay kolay yatistirilamaz.
Kaza geliyorum demez.
Can veya mal kaybina sebep olan kötü olayin ne zaman olacagini kestirmek mümkün degildir. Bu bakimdan önceden kimi tedbir alinmali, ansizin ortaya çikacak kazaya karsi hazirlik yapilmalidir.
Kazanmayanin kazani kaynamaz.
Yiyip içmek, geçimini temin etmek isteyen insan çalisip kazanç saglamak zorundadir. Kazanci olmayan insanin geçinmesi mümkün degildir.
Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez.
Büyük çikarlar beklenen yer için küçük fedakârliklar yapilmali, kimi sikintilara girilmeli ve bundan kaçinilmamalidir.
Kazma elin kuyusunu, kazarlar kuyunu.
Sen baskasina kötülük yaparsan, o da sana kötülük yapacaktir. Her seyin bir karsiligi vardir. Unutma ki, her ne edersen onun karsiligini alirsin.
Keçi can derdinde, kasap yag derdinde.
Kötü bir duruma düsmüs, büyük zarara ugramis kimi kimseler aci içinde kivranirken, kimileri de küçük yararlarini düsünürler ve hiç umursamadan bu durumdan istifade etmeye çalisirlar.
Keçi nereye çikarsa oglagi da oraya çikar.
Küçükler daima büyüklerini taklit ederler, örnek alirlar. Anne_baba ne yaparsa çocuk da onu yapar; hangi yola giderse çocuk da o yola gider.
Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur.
Açgözlü, gözü doymaz, hirsli insanlar küçük bir çikar için bütün varligini tehlikeye atar.
Kedinin boynuna ciger asilmaz.
Kendisine güvenilmeyecek birine bir sey birakmak, emanet etmek dogru degildir. Yoksa o sey ya zarar görür, ya da yok olur.
Kedi uzanamadigi (yetisemedigi) cigere pis (murdar) der.
Kimileri, çok istedikleri hâlde elde edemedikleri seyi hor göstermeye kalkisirlar; begenmiyor görünürler. Böyle davranmakla asil yapmak istedikleri sey, kendi çaresizliklerinin ortaya koydugu açigi kapatmaya çalismaktir.
Kele, köseden yardim gelmez.
Yardima muhtaç olan kisi, ihtiyaç duydugu sey konusunda kendi dururken baskasina yardim edemez. Kendi derdine çare bulamamis, kendi isini halledememis ki, baskasina nasil yardim etsin?
Kelin ilâci olsa basina sürer.
Bk. “Kele, köseden yardim gelmez.”
Kel ölür sirma saçli olur, kör ölür badem gözlü olur.
Önce degersiz bulunan, begenilmeyen bir kimse, küçük bir sey veya bir firsat elimizden çikip yok olunca birden kiymet kazanir; çok önemli ve iyi gibi görülür.
Kem göz, kalp akçe sahibinindir.
Kötü sözü kimse kabul etmedigi gibi, sahte parayi da kimse kabul etmez. Kötü söz söyleyenin, geçmeyen para da onu kullananindir.
Kendi düsen aglamaz.
Girdigi bir iste kendi zararina kendi sebep olan bir kimsenin yakinmaya hakki yoktur. Çünkü bildigini okumus, istedigi gibi davranmis, kimseyi dinlememistir. O hâlde kötü sonuca da katlanmalidir.
Kesilen bas yerine konmaz.
Bir is yapildiktan sonra eski durumuna getirilemez. Bu bakimdan bir ise girismeden, bir davranista bulunmadan önce, isin nasil sonuçlanip sonuçlanmayacagini iyi hesapla; pisman olup olmayacagini iyi düsün tasin ve ondan sonra harekete geçip geçmeme konusunda karar ver.
Keskin sirke küpüne (kabina) zarar verir.
Öfkeli, sert, sinirli kimsenin zarari kendisinedir. Kendini yiprattigi, sagligina zarar verdigi, toplum içinde sayginligini yitirdigi gibi islerini de bozup alt üst eder.
Kilavuzu karga olanin burnu boktan kurtulmaz.
Kisi öncelikle kime danisacagini, kimin pesinden gidecegini iyi bilmelidir. Çünkü seçtigi kisi kötü, ise yaramaz biri olabilir ve onun basini belâya sokabilir.
Kiliç kinini kesmez.
Ne kadar sert ve öfkeli olursa olsun hiçbir kisi yanindakilere, yakinlarina zarar vermez.
Kir atin yaninda duran ya huyundan ya suyundan.
Kisi, kiminle arkadaslik ederse, ondan etkilenir; onun aliskanliklarina, düsüncelerine egilim duyar; huyunu, gidisini kapar.
Kirkindan sonra azani tenesir paklar.
Yaslandiktan sonra yasina uymayan davranislarda bulunan, ahlâksiz bir yola sapan, kötü islere bulasan insanlari dogru yola getirmek çok zordur. Bu gibi kimselerin sonu da iyi degildir.
Kirk yillik Kâni, olur mu Yani.
Iyi aliskanliklar edinmis ve bunu uzun yillar sürdürmüs kisi, kolay kolay bu yapisindan vazgeçip de kötülük edemez.
Kismetinde ne varsa kasigina o çikar.
Kisi ne kadar çalisirsa çalissin, çabalarsa çabalasin alin yazisindaki seye ulasir. Yüce Allah, ona ne nasip etmisse ancak ona kavusur; bu az da olur, çok da.
Kizi gönlüne (keyfine) birakirsan ya davulcuya varir, ya zurnaciya.
Evlenme çagindaki kizi büyükleri uyarmazlarsa uygun olmayan birisiyle evlenir. Çünkü yasi geregi hem tecrübesiz, hem de eglenceye düskün olur ve ileriyi göremez. Bu bakimdan anne baba tarafindan denetlenmeli, uyarilmalidir.
Kizini dövmeyen, dizini döver.
Kizini, çocugunu daha küçük yasta egitme yoluna gitmeyen, terbiye kurallarini ögretmeyen, gerekirse dövmeyen ileride çok pisman olur; ancak is isten geçmistir.
Kimi köprü bulamaz geçmeye, kimi su bulamaz içmeye.
Hayat sikintilarla, çeliskilerle doludur. Buna bir de insanlarin nasipleri arasindaki tutarsizliklar eklenince hayat daha da çekilmez olur. Kimileri bolca bulurken, kimileri hiç bulamaz. Bu da toplumu kargasaya sürükler. Gerekli olan sey dengeyi saglamaktir.
Kiminin parasi, kiminin duasi.
Öyle isler vardir ki, kiminden para, kiminden de dua alinarak yürütülür. Bu dünyada para kadar dua da önemlidir. Cani gönülden yapilan duanin önemi büyüktür.
Kimse ayranim (yogurdum) eksi demez.
Herkes sattigi mali; kendi isini, tutumunu ve davranisini över. Kendine yönelik elestiriler yapilsa da aldirmaz, kusur kabul etmez, o methe devam eder.
Kimseden kimseye hayir yok (gelmez).
Insan, yapacagi iste baskasinin yardimina güvenirse, hayal kirikligina ugrar. Bu bakimdan bir ise girerken kendine dayanmali, kendi gücüne güvenmelidir.
Kimsenin âhi kimsede kalmaz.
Güçlü bir kimsenin dine, yasaya veya vicdana aykiri olarak baskasini ugrattigi kötü durum, kiyim, acimasizlik, haksizlik ve cefa asla karsiliksiz kalmaz. Zalimler, er veya geç zulme ugrayanlarin âhini, bedduasini alirlar ve perisan olurlar.
Koça boynuzu yük degil.
1. Kisiye kendisinin ve yakinlarinin isini görmek agir gelmez. 2. Kisi, kendini savunacak araç-gerecini, güvenlik sistemlerini tasimaktan ve kullanmaktan geri durmaz, bunlar ona yük degildir.
Komsu komsunun külüne muhtaçtir.
Hayat sartlari insanlari bir arada yasamaya zorunlu kilmistir. Bir arada yasama sosyal hayati, sosyal hayat da karsilikli olarak yardimlasmayi beraberinde getirmistir. Dolayisiyla insan her meselesini tek basina halledemez olmus, yakinindakine basvurmak zorunda kalmistir. Bu bakimdan komsular birbirlerine en küçük sey için bile muhtaçtirlar. Çünkü en önemsiz seyin yoklugu, büyük bir isin aksamasina yol açabilir.
Komsunun tavugu komsuya kaz görünür.
Baska bir kimsenin mali, kisiye oldugundan daha degerli görünür. Çünkü insan nefsi doymak bilmez, baskasinin elindekine imrenir. Hele insanlar birbirlerini çekemiyorlarsa birinin elindeki mal, digerini sürekli rahatsiz eder.
Kork Allah`tan korkmayandan.
Allah korkusu, öte dünyaya inanan insanlari pek çok kötülükten uzak tutar. Çünkü yaptigi kötülüklerin cezasiz kalmayacagini bilir ve kolay kolay kötülük yapamaz. Ama insan yüreginden Allah korkusunu söküp atti mi, seytanla bas basa kaldi demektir. Artik onun düsünemeyecegi kötülük yoktur, her türlü fenaligi eline firsat geçti mi kolaylikla yapar. Bu bakimdan böylelerinden çekinmek, uzak durmak, kendini korumak gereklidir.
Korku daglari bekletir.
1. Korku varligini her yerde duyurur. Yapacagi ise karsi verilecek cezadan korkan kimse o isi yapmaktan çekinir. 2. Cezadan veya zulümden kaçan daglara kaçar, gizlenir, zor da olsa orada yasamaya çalisir.
Korkulu rüya (düs) görmektense uyanik yatmak yegdir (hayirlidir).
Tehlikeli bir ise girismektense o isin saglayacagi kazançtan vazgeçmek daha iyidir. Çünkü sonu pek iyi görülmeyen, her gün ha battim ha batacagim korkusu veren isten insana pek hayir gelmez.
Korkunun ecele faydasi yoktur.
Kisi korkmakla kendisine gelecek bir kötülügü önleyemez. Bu sebeple korkuyu sürdürmek yerine gelecek tehlikelere karsi önlem alma yoluna gitmek gereklidir. Çünkü gelecek olan gelecek, olacak olan olacaktir. Üzüntü, korku ise bunu
önleyemeyecektir.
Koyunun bulunmadigi yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler.
Istenilen nitelikteki sey bulunamayinca onun daha düsük nitelikte olanina da razi olunur. Çünkü bir ihtiyaca, kalitesi düsük de olsa cevap verecektir.
Köpege gem vurma kendisini at sanir.
Hiçbir degeri olmadigi hâlde kendisine deger verilen, lâyik olmadigi hâlde bir makama getirilen kisi, kendisini gerçekten kiymetli sanip buna da inanmaya baslar.
Köpek ekmek veren kapiyi tanir.
Surasi unutulmamalidir ki, köpek bile kendisini besleyen yeri bilir; o yerin insanina karsi bunu iyi davranislariyla belli eder. O hâlde insan bunu görmeli ve bunun çok ötesinde olmalidir. Kendisine iyilik eden, yardimci olan kimselere karsi gerekli saygiyi göstermeli, nankörlük etmemeli ve kendisine uzanan sefkatli elleri unutmamalidir.
Köpek sahibini isirmaz.
Köpek bile kendisini besleyen, kendisini koruyan sahibine saygili davranir. Peki, kisi ne kadar kötü olursa olsun iyilik gördügü, geçimini sagladigi yere nasil kötülük edecektir? O da nankörce davranip zarar veremez.
Köpeksiz sürüye (köye) kurt dalar (iner).
Koruyucusuz kalan yere veya ülkeye düsman girer, saldirir, ne var ne yok hepsini talan eder. Eger elinizdeki yeri ya da ülkeyi iyi koruyup gözetirseniz, düsman sizden uzak durur ve kötü sonlarla karsilasmazsiniz.
Köprüyü geçinceye kadar ayiya dayi derler.
Kisi isini gördürünceye kadar yardim bekledigi kimseye dil döker, onu över, ne kadar kötü de olsa onu göklere çikarir. Ancak isini gördürdükten sonra bu tavri birdenbire degisir. Karsisindaki kimse, sanki o övdügü kimse degildir. Kuskusuz bu tavir iki yüzlü kimselerin tavridir ki namuslu insanlar bundan uzaktirlar.
Körler memleketinde sasilar padisah olur.
Bilgisiz, anlayissiz, beceriksiz insanlarin bulundugu bir yerde, çok az bilgi, anlayis ve becerisi bulunan kisiler basa geçip yönetimi ele alirlar.
Körle yatan sasi kalkar (Itle yatan bitle kalkar).
Degersiz, kötü, ahlâksiz kisilerle iliski kurup arkadaslik yapanlar ister istemez onlardan etkilenir ve kötü huylar kaparlar. Çünkü insani en çok etkileyen yakininda bulundugu insanlardir.
Kötü komsu insani (adami) hacet sahibi eder.
Insanlar en çok birbirlerine yakin olan insanlarla yardimlasirlar. Insanin yardimlasacagi insanlardan biri de komsusudur. Eger komsu kötü huylu biri ise, kendisinden emanet olarak istenen bir seyi vermez. Emanet isteyen de geri çevrildigi için ihtiyaç duydugu seyi satin almak zorunda kalir. Böylelikle o kötü komsu, insani bir alet-esya sahibi yapmis olur.
Kötülük her kisinin kâri, iyilik er kisinin kâri.
Bk. “Iyilige iyilik her kisinin kâri...”
Kötü söyleme esine, agu katar-asina.
Yakin iliskide bulundugun kimselere (aile fertleri, komsu, arkadas, mesai arkadaslari vs.) iyi davran, onlari incitip kirma. Eger böyle yaparsan onlar da senin hakkinda hiç iyi düsünmezler, sana daha büyük kötülük yapma yoluna giderler.
Kul azmayinca Hak yazmaz.
Kisinin basina gelen felâketler hep onun azginligi, sapkinligi yüzündendir. Çünkü Yüce Allah hiçbir kuluna zulüm yapmaz. Dogru yolda giden toplumlar selâmete ermisler, sapanlar ise felâketlerle karsi karsiya kalmislardir.
Kul hatasiz (kusursuz) olmaz.
Bk. “Hatasiz kul olmaz.”
Kul sikismayinca Hizir yetismez.
Sikintida olan, dara düsen ve kendisine inanan insanlari Yüce Allah darda koymaz. Onlara en sikisik anlarinda yardim eder, yeter ki o kullar kötü yola sapmadan sabrederek yollarina devam etsinler.
Kurda, “Neden boynun (ensen) kalin?” demisler; “Isimi kendim görürüm de ondan” demis.
Kendi isini kendisi gören, baskasina birakip yaptirmayan kisinin içi rahattir; çünkü isin bütün yükü ve sorumlulugu ona aittir. Dolayisiyla hiç kaygilanip üzülmez de, keyfine bakar.
Kurt dumanli havayi sever.
Kötü niyetli kimseler ortaliktaki karisikliklardan yararlanma yoluna giderler. Çünkü o anda dikkatler dagilmistir, kimin ne yaptigi belli degildir. Dolayisiyla kendilerine engel olacak kimselerin bulunmadigi bu ortami sever ve bu ortamin olusmasini istekle beklerler.
Kurt kocayinca köpeklere maskara olur.
Güçlü, kuvvetli bir kurt ile köpekler kolay kolay basa çikamazlar, ondan çekinip korkarlar. Bunun gibi her bakimdan güçlü, kuvvetli iken herkesi korkutan, tedirgin eden, yildiran kisi, bu gücünü-kuvvetini kaybettikten sonra onun bunun, asagilik kimselerin eglencesi ve oyuncagi hâline gelir.
Kurt tüyünü (köyünü) degistirir, huyunu degistirmez.
Kötü, zalim kimseler kilik-kiyafetlerini, oturduklari ev ve yerlerini degistirseler de huylarini degistirmezler; onlarin bu kötü yapilari devam edip gider.
Kuru lâf karin doyurmaz.
Anlamsiz, yersiz, bos sözlerle bir is yapilamaz. Bir isten olumlu sonuç alinmak isteniyorsa, o konuda eylemde bulunmak, yarari dokunan davranislar göstermek gereklidir.
Kurunun yaninda yas da yanar.
Bir düzeni kurmak, huzuru saglamak için girisilen bir eylem sirasinda suç islemis kötülerin yani sira, suçsuzlarin da cezalandirildigi ve zarara ugratildigi görülür.
Kusursuz dost arayan dostsuz kalir.
Eksiksiz, noksansiz kisi olmaz, hiç kimse mükemmel degildir. Bu sebeple kusursuz dost aramak bosunadir. Arayan da dostsuz kalir. Dost bulmak istiyorsak, insanlari kusurlari ile kabullenip sevmeliyiz.
Kuzguna yavrusu güzel (anka) görünür.
Bak. “Karga yavrusuna bakmis...”
Küçük suda büyük balik olmaz.
1. Yetenekli, büyük kisiler küçük çevrelerde yetisse bile barinip kalamaz. Bu kisiler kendilerini besleyecek, barindiracak ve olgunlastiracak daha büyük çevrelere, kültür ortamlarina ihtiyaç duyarlar. 2. Küçük kazançlar, küçük ortamlarda; büyük kazançlar da büyük ortamlarda elde edilir. Sinirli, küçük bir ortamda yapilan isten bol kazanç saglanamaz.
Kürkçünün kürkü olmaz, börkçünün börkü.
Baskalarinin ihtiyaçlarini karsilayan bir meslek dalinda çalisip çabalayan kisi, kendi ihtiyaçlarini ha bugün, ha yarin diyerek ihmal eder ve savsaklar.
|