" L-M-N" harfleriyle baslayan atasözleri

L

Lâfla peynir gemisi yürümez.
Yalniz konusarak, yaparim ederim diyerek bir yere varilmaz ve hiçbir is gerçeklestirilemez. Atip tutmaktan ziyade harekete geçip uygulamak ve çalismak lâzimdir.

Lâf torbaya girmez.
Agizdan söz bir kez çikti mi artik onu gizlemek mümkün degildir. Çünkü onu herkesin duymasi kaçinilmazdir. Bu sebeple söz agizdan çikmadan önce iyice düsünmeli, nereye varip varmayacagi hesaplanmali ondan sonra sarf edilmelidir.

Lâtife lâtif gerek.
Saka yaparken bile kaba, kirici olmamak, incelikten ayrilmamak gerektir.

Leylegin ömrü laklakla geçer.
Aylak, issiz-güçsüz, bir is yapmak istemeyen kisi zamanini bos ve anlamsiz konusmalarla geçirir. Çene çalmaktan baska bir ise yaramayan bu kimselerle bir arada bulunarak zaman harcamaktan kaçinmak bir zorunluluktur.

Lodosun gözü yasli olur.
Güneyden veya güney batidan esen rüzgâr, ardindan çogunlukla yagis getirir.

Lokma çignenmeden yutulmaz.
Her is bir emekle yapilir. Emek, çaba ve diger yardimci güçleri sarf etmeden bir sey elde edilemez. Alin teri dökülmeden kazanilan seyden hayir gelmez. Nasil ki çignemeden yuttugumuz sey midemize zarar veriyorsa, emek vermeden elde ettigimiz sey de bize zarar verir; çünkü helâl degil, haramdir. O hâlde bir sey elde etmek istiyorsak çalismak, alin teri dökmek ve emek vermek zorundayiz.

M

Mahkeme kadiya mülk degil.
Hiçbir kimse, hizmet için bulundugu kamuya ait bir makam ya da mevkide ömrünün sonuna kadar kalamaz. Ayrica o yeri kendi mali ve mülküymüs gibi de kullanamaz. Gün gelir, onu o yere getirenler onu oradan alir, yerine bir baskasini getirebilirler. Bu sebeple geçici de olsa devlete ait olan yerleri isgal edenler, o yerlerde yetkilerini yanlis yolda kullanmamalidirlar.

Mal bulunur, can bulunmaz.
Mal ve mülk kazanmakla elde edilir. Bugün kaybeden, yarin gayretli çalismasi sonucu yine bulabilir. Ama can öyle mi ya? Canini kaybeden onu bir daha elde edemez. Bu bakimdan insan caninin kiymetini bilmeli, onu tehlikeye atmamali. Unutmamalidir ki, ancak sagligi yerinde olan insan mal kazanabilir.

Mal canin yongasidir.
Insan, malina gelen zarardan, canina gelmisçesine aci duyar. Çünkü onu kazanirken çok ugrasmis, canini disine takmis, didinip durmus ve mal sanki onun bir organi gibi olmustur.

Mart kapidan baktirir, kazma-kürek yaktirir.
Mart ayi siddetli soguklarin oldugu bir aydir. Zaman zaman günes görünse ve havalar isiniyor gibi olsa da soguklar siddetini azaltmaz. Çoklukla bugünlerde yakacak tükenir, insanlar zor durumda kalirlar, evde bulunan kazma-kürek saplarini bile yakmak zorunda kalirlar.

Mart`ta yagmaz, Nisan`da dinmezse sabanlar altin olur.
Mart ayi oldukça soguk bir aydir. Bu ayda yagmurun yagmasi ürün için iyi degildir. Nisan ise havalarin isinmaya basladigi bir aydir. Bu ayda yagacak yagmur, hem de çok yagacak yagmur ürün için oldukça faydalidir, verimi artirir ve çiftçiyi son derece memnun eder.

Masa varken elini atese sokma.
1. Bir isten gelebilecek zarardan kendini koruyacak bir yol vardir, o yolu tut. Kendini zarardan korudugun gibi rahat da edersin. 2. Yaptirabilecegin biri varken tehlikeli bir ise kendin girme.

Mayasiz yogurt çalinmaz (tutmaz).
Bir isin basariyla yürütülebilmesi, bir isten verim alinabilmesi için uygun bir ortama, gerekli araç-gerece, az da olsa bir sermayeye ihtiyaç vardir.

Mazlumun âhi, indirir sahi (yerde kalmaz).
Bk. “Kimsenin âhi kimsede kalmaz.”

Merhametten maraz dogar.
Bir kimsenin karsilastigi kötü durum karsisinda üzüntü duyar ve o kisiye yardimda bulunur, iyilik ederiz. Ne var ki, kimileri kendisine gösterilen bu yakin ilgiyi kötüye kullanir ve basimizi derde sokar.

Mermer iyi tastan, iyilik iki bastan.
Bk. “Iyilik iki bastan olur.”

Mescide gerek olan meyhaneye haramdir.
Her özellikli seyin gerekli oldugu bir yer vardir. Onun disinda baska bir yerde kullanilamaz. Kullanilirsa son derece zararli olur. Içki Müslüman`a haramdir, dolayisiyla içemez ve bulunduramaz. Domuz eti Hiristiyanlarin sofrasina konabilir ama Müslümanlarin sofrasina sokulamaz. Aksi takdirde Müslümanligin özüne zarar verilmis olur.

Meyveli agaci taslarlar.
Öyle siradan kimselerle pek ugrasan olmaz. Ama toplumda bir konum edinmis, bilgili, becerikli ve basarili kimse kolayca hedef olur; hücumlara maruz kalir. Çünkü onun toplumdaki konumu kimilerinin kiskançlik duygularinin kabarmasina yol açar.

Mizrak çuvala sigmaz (girmez).
Herkesin gözü önünde duran, apaçik bilinen gerçeklerin gizli tutulmasi, örtbas edilerek yokmus gibi gösterilmesi imkânsizdir.

Minareyi çalan kilifini hazirlar.
Kolay kolay saklanamayacak kadar büyük bir yolsuzluk yapan kimse, sorumluluktan kurtulma yollarini iyiden iyiye düsünür ve ortaya çikmasini önleyecek tedbirleri önceden alir.

Mirî mali balik kilçigidir, yutulmaz.
Devletin malini mülkünü kendisine mal etmek son derece zor ve tehlikelidir. Böyle bir tesebbüste bulunsa da rahatça kullanamaz, günün birinde er veya geç bunun hesabi kendisinden sorulur.

Misafir kismeti ile gelir.
Geleneklerimiz ve dinimiz olan Islâm, yoldan gelene, yolcuya, konuga gerekli ilgiyi göstermeyi ve ikramda bulunmayi emreder. Bu bakimdan evimizi konuga açmali, onu basimiza gelmis bir külfet gibi görmemeliyiz. Eger dinimizin buyurdugu gibi davranirsak misafiri agirlamakta güçlük çekmeyiz, evimize bereket dolar. Çünkü ikram edene, sakinmadan verene, Yüce Allah misliyle verir. Dolayisiyla misafir kismetini de getirmis olur.

Misafir on kismetle gelir; birini yer dokuzunu birakir.
Bk. “Misafir kismeti ile gelir.”

Misafir umdugunu degil, buldugunu yer.
Bir yere konuk olan, ev sahibinin kendisine özel olarak yapilmis çok güzel seyler ikram edecegini düsünebilir. Ancak umduguna kavusamaz; çünkü ev sahibi, evde ne varsa onu ikram eder. Bu bakimdan özel yiyeceklerle agirlanacagini düsünmemelidir.

Misafir üç gün misafirdir.
Gelenegimiz bir yerde haddinden fazla kalinmasini ve ev sahibine fazla sikinti verilmesini hos görmez. Konugun bir evde kalmasini üç günle sinirlar. Üç günden fazlasi ev sahibini sikintiya soktugu gibi, misafiri de zor durumda birakir. Bu bakimdan, konuk, ev sahibinin durumunu anlamak ve üç günden sonra o yerden ayrilip ev sahibini rahatlatmalidir. Unutulmamali ki suratlarinin asilmasina sebep oldugumuz insanlarin yanina bir daha zor gideriz.

Muhabbet iki bastan.
Bk. “Iyilik iki bastan olur.”

Mum dibine isik vermez.
Konumu ve yapisi geregi etrafina isik saçan mum, kendi dibini aydinlatamaz. Güçlü kisiler de uzaktakileri kollayip kayirdiklari ve çokça yardim yaptiklari gibi kendi yakinlarina o kadar fayda saglayamazlar. Çünkü onlar her seyden önce çikarlarini düsünen insanlar olmaktan uzaktirlar.

Mühür kimde ise Süleyman odur.
Hz. Süleyman`in peygamber ve hükümdar oldugunu belirten bir mührü vardi. Bu yetki gücünün isareti olarak görülmüs, burdan hareketle söze su anlam verilmistir: Bir iste yetki kimde ise kuvvet ondadir, onun buyruklari geçer.

Mürüvvete endaze olmaz.
Yigit, mert, iyiliksever, cömert olmanin ne ölçüsü, ne de siniri vardir. Kisi bu hasletlerini olabildigince genis ve sinirsiz tutabilir; tuttugu oranda da kendini degerli, essiz bir insan yapar.

N

Namaza meyli olmayanin kulagi ezanda olmaz.
Müslümanlarin günde bes kez yapmalari dince buyurulan ve dua okuyarak kiyam, rükû, sücut, kuut denilen beden durumlarini, kuralinca tekrarlayarak Yüce Allah`a edilen bir ibadettir namaz. Buna salât da denir. Namaza çagri isareti de ezandir. Namazi gerçekten kendine bir görev bilmis olanlar, onun vaktini dört gözle beklerler ve onun çagri isareti olan ezana da kulak verirler. Namaz ve ezan arasindaki bu iliskiden hareketle, atasözü su anlami vermek için söylenir: Kisi bir isin esasiyla ilgileniyor ve ona karsi istek duyuyorsa, o seyin ayrintilariyla da ilgilenir; istemiyor ve ilgilenmiyorsa ayrintilariyla da ugrasmaz.

Ne dograrsan asina, o çikar kasigina.
Kisi, çalisma miktarina ve biçimine göre karsilik görür. Çok ve iyi çalisan iyi, az ve kötü çalisan da kötü sonuçla karsilasir. Elde edilen verimin iyi veya kötü olmasinda niyetin rolü de büyüktür.

Ne ekersen onu biçersin.
Nasil davranirsan öyle karsilik görürsün. Birine kötülük yapan ondan kötülük, iyilik yapan da iyilik görür.

Ne karanlikta yat, ne kara düs gör.
Ileride zarara ugrayip üzülmek istemiyorsan, karsina çikabilecek tehlikelere karsi simdiden tedbir al. Bk. “Korkulu rüya görmekten...”

Ne oldum dememeli, ne olacagim demeli.
Kisi ummadigi bir duruma ulasabilir, varlikli ve basarili olabilir. Bu duruma ulasan kimse çok simarmamali, saginda solunda bulunan kimseleri küçük görmemeli, bu durumun sürüp gidecegini düsünmemelidir. Yarin elinde olani, bulundugu konumu kaybedecegini ve kötü duruma düsecegini de hesaba katmalidir.

Nerde birlik, orda dirlik.
Hangi yerde, toplumda duygu, düsünce ve inanç birligi varsa dirlik ve düzenlik de oradadir. Orada insanlar mutlu, huzurlu, basarili ve uyumlu bir hayat sürerler.

Nerde hareket, orda bereket.
Hareket olan yerde bolluk olur. Çünkü orada devamli is, çalisma ve üretim vardir. Üretimin oldugu yerde de yokluktan degil, bolluktan söz edilir ancak.

Ne verirsen elinle, o gider seninle.
Yasadigi sürece yoksula, yetime, yolda kalmisa yardim eden, onlari doyurup giydiren ve gözeten kimse, bunlarin karsiligini öbür dünyada alacaktir. Hatta Yüce Allah, ona kat kat fazlasiyla verecektir.

Ne yavuz (azgin) ol asil, ne yavas (saskin, miskin) ol basil.
Sertlikten kaçin, ona buna saldirip kimseyi ezme, yoksa seni kötü biçimde cezalandirirlar. Çok sessiz, uyusuk, pisirik, korkak ve yumusak da olma; yoksa seni hirpalayip ezerler. Ikisinin ortasi bir yol izle.

Nikâhta keramet vardir.
Nikâh evlenenleri sevgi bagiyla baglar. Daha önce tanismadan evlenenler, evlendikten sonra anlasir ve birbirlerini severler. Bekâr durmaktansa evlenmek yegdir.

Nisan yagmuru altin araba, gümüs tekerlek.
Bk. “Mart`ta yagmaz, Nisan`da dinmezse...”

Niyet hayir, akibet hayir (selâmet).
Bir seyin yapilmasi önceden iyi niyetle istenip düsünülmüsse, o seyin sonu hayirli olur. Kötü niyetle yapilan isten hayir gelmez.